BİZ KİMİZ?

Neden “KIVILCIM !”

YURT DIŞI EĞİTİM DANIŞMANLIĞI

“Sizleri bir kıvılcım olarak yolluyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz.”

                                                                                                             Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1923)

“ATATÜRK’TEN BİR SES, 

Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak’ın Anılarından;

1924 yılı Ekim ayındaydık. Büyük Zafer’den sonra Atatürk iki girişimde bulunmuştu.

Birisi İzmir’de topladığı İktisat  Kongresi ki “Milli Ekonomi” sözü tarihimizde ilk defa bu kongrede ortaya atılmıştı.

İkinci hareket Avrupa’ya ilk öğrenci kafilesinin  gönderilmesidir. Bu ilk kafilede Avrupa’ya gitmek üzere 150 arkadaş başvurmuştu. Son derece sıkı bir eleme sınavı geçirdik, bir süre sonra sonuçlar ilan edildi.150 kişiden 13 kişi seçilmişti. Şimdi bu gruptan hatırlaya bildiğim; Suat Hayri, Burhan Toprak, Namdar Rahmi, Vildan Aşir, Cemil Sena ve Necip Fazıl bulunuyor.

Benim ismimin yanına Atatürk, “Berlin Üniversitesi’ne gitsin” diye yazmış. Yola çıkacağımız gündü. Berlin’e Balkanlardan ve Polonya’dan geçen bir trenle gidilirdi. Vakit geldi, Sirkeci Garı’ndayım ama kafam çok karışık.

Gitsem mi, kalsam mı?          Beni orada unuturlar mı?       Para yollarlar mı?

Tam gitmemeye karar verdiğim, geri döndüğüm sırada bir posta müvezzininin sesini duydum: “Mahmut Sadiiii!… Mahmut Sadiii! Bir telgrafın var.”

Elime bir telgraf tutuşturuldu. İmza Milli Eğitim Bakanı’nındı. Atatürk’ün emri ile çekilmişti. İçinde hatırımdan çıkmayan şu cümle vardı:

“Sizleri bir kıvılcım olarak yolluyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz.”

                                                                                                                    Mustafa Kemal

Telgrafı okuyunca düşündüklerimden olağanüstü utandım.

“Şimdi gel de gitme, git de çalışma, dön de bu ülke için canını verme” dedim. Düşünün… 1923’te o kadar işinin arasında 11 öğrencinin nerede, ne zaman, ne hissettiğini sezebilen, ona göre telgraf çeken bir liderin önderliğinde bu ülke için can verilmez mi?

Gittim, çok çalıştım, çok başarılı oldum.       Ülkeme “alev” olarak döndüm.

Önce İstanbul Üniversitesi Genel ve Beşeri Fizyoloji Enstitüsü’nü kurdum. Kürsü başkanı oldum. Daha sonra ülkemin başbakanlığını yaptım.

Ben kim miyim?

Ben sadece iki satırlık bir telgrafın yarattığı bilim adamıyım…  

Hangi derse girsem, hangi imtihana çıksam kulaklarımda bu cümle çınlardı. Yol boyunca içinde alevden bir şevk ve omuzlarında dağlar gibi bir sorumluluk taşıyordum.

Bu ses artık ömrüm boyunca beni hiç bırakmayacaktı.

(Mahmut Sadi Irmak (15 Mayıs 1904, Seydişehir, Konya – 11 Kasım 1990, İstanbul), Türk tıp doktoru ve siyasetçi.)